Bana ne iyi gelir?

kBir kalp hekimi olarak hiç görmediğim kadar kaygı bozuklukları görüyorum. Gencecik insanlarda amaçsızlığın yanı sıra ölüm ve hastalık korkusu var. Bu sözler bir kardiyoloji uzmanına ait. Peki tüm ülkeyi kasıp kavuran kaygı bozukluluğun önüne geçmek mümkün mü? Doç. Dr. V.Özlem Bozkaya’nın bazı reçeteler var ki hekim olarak ben bile tek başıma yazamam dediği reçetede neler yazıyor işte cevabı;

Kalp ve damar hastalıkları artık sadece ileri yaşların problemi değil. Ne yazıkki dünya genelinde hem ölüm hem de kalıcı hasarların nedeni olmaya devam ediyor. En ürkütücü tarafıysa bu hastalıkların görülme yaşının her geçen yıl daha da düşmesi. 25-45 yaş arası gençlerin Ya bana da olursa korkusuyla kalp doktorlarının kapısını çalması hiç de nadir değil. Doç. Dr. V. Özlem Bozkaya bu konuda şöyle diyor;

Bu kaygı aslında yerinde ve hatta koruyucu. Ancak günlük yaşamı altüst edecek seviyeye gelmişse orada bir durmak lazım. Çünkü çoğu zaman bu korkunun temelinde kontrol edemediğimiz bir şey var; Stres

Sağlık ruhen ve zihnen iyilik halidir
Kalp şikayetlerinin depresyon anksiyete panik atak kaygı bozukluğu somatizasyon gibi pek çok psikolojik rahatsızlıkla karışabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. V.Özlem Bozkaya “Çünkü hepsi birbirini taklit eder. Örneğin bazen evinde TV izlerken aniden güçlü bir atım tekleme yada baskı hissi yaşayan hasta korkuyla acile gider. Tüm acil tetkikler orada normal geldiği için hasta evine geri döner ve durumunu psikolojik olarak yorumlar. Ancak tekrar tekrar yaşadığı bu durum karşısında kardiyolojiye gidip ayrıntılı muayene olduğunda ve ritim holterde ventriküler ekstra çıktığında durumun psikolojik olmadığınıda yorumlar. Tam tersi de olabilir. Ara ara nabzı yükselen çarpıntıları olan hastamızda tüm klinik değerlendirmelerde patoloji saptamayız ve zeminde yatan anksiyete tedavisiyle sağlığına kavuşur. Anksiyetine giderek çarpıntı veya yüksek tansiyon problemlerinden kurtulan ilaç bırakan hasta sayımız hiç de azımsanmayacak kadar çok. Ruhsal durumun çbedene olan etkisini gözlemleyen herkes buna gerçekten çok şaşırıyor ancak biz hekimler bunun etkisini çok iyi biliyoruz. Çünkü kişinin bedenen ruhen ve zihnen tam bir iyilik halidir dedi.

Kolay bir çağda yaşamıyoruz

Peki son zamanlarda artan ölüm hastalık ve kaygı bozukluklarının nedeni ne Kolay bir çağda yaşamadığımızı söyleyen doç. dr. v. Özlem Bozkaya Üst üste fazlaca toplumsal olaylar yaşadık yaşıyoruz. Küresel bir pandemi geçirdik pandemi sürecinin etkileri sadece virüsün en etkili olduğu o bir kaç yılla sınırlandırılamaz. Biz bu pandeminin uzun süreçteki uzun dönem etkilerini hala gözlemiyor olacağız. Pandemi döneminde sadece bedensel değil ruhsal anlamda da oldukça fazla etkilendik. İnsanlar ölüm korkusu ve sevdiklerini kaybetme korkusuyla yakından yüzleşti, sosyal yaşantımız etkilendi Enfeksiyon geçirmiş olalım olmayalım hepimiz pandemiden maddi manevi farklı boyutlarda etkilendik. Üzerine eklenen doğal afetler toplumsal felaketler dünyada ve ülkemizde her gün değişen gündem bizi kendi bireysel gündemimize gelene kadar oldukça yoğun travmatik süreçlere maruz bırakıyor dedi.,

Eylemlerimizi yavaşlatmalıyız

Söz konusu bu hıza ayak uydurmak için doğal beslenmeden uzaklaşıp fazlaca işlenmiş hazır ürün tüketmeye başladığımızda dikkat çeken doç dr v özlem bozkaya egzersizce vakit ayıramaz olduk. Kendi iç sesimizi dinleyecek vakit yok vakit olduğunda da dinlenmeye mecalimiz yok. Tükeniyoruz hepsi birbiriyle zincirleme bağlantılı bir kısır döngü Bu kısır döngüye eylemlerimizi yavaşlatarak çapa vurmalıyız. Herkesin yavaşlama çalışmasını bir yerden hayatında alması gerekiyor. Bunun için neler yapabiliriz. Gün içinde nefesinizi yavaşlatın uzun çiğneyin kendiniz telkin ederek yavaşlayın zihninizi meditasyon ibadet ile yavaşlatın duygular eylemleri takip eder eylemlerimizi yavaşlatmak kaygıyı gidermede en büyük adımlardan biridir açıklamasını yaptı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir